19 Mart 2020 Perşembe

ÖĞRENME ÇEŞİTLERİ


    Günümüze kadar gelmiş birkaç temel öğrenme biçimi vardır; Bunlar, klasik ve edimsel (operant) koşullanma, gözlem yoluyla öğrenme, farkına varmadan öğrenme, kavrama yoluyla öğrenme dir.
    1. Klasik koşullanmada organizmanın sahip olduğu herhangi bir doğal uyaran(yiyecek)- tepki bağı (salya) ya da (yüksek ses-korku gibi) olmalıdır.  Rus fizyolog, psikolog ve fizikçi İvan Petroviç Pavlov (1849-1936) klasik koşullanma ile ilgili deneyler yapmıştır.

   Aralarında herhangi bir bağlantı bulunmayan bir uyarıcı ile tepki arasında bağ kurulması sonucu oluşur. Pavlov bu deneyinde köpek kullanmıştır. Köpekler doğal uyarıcı olan etin karşısında refleks olarak salya salgılar. Pavlov zile karşı da köpeğin salya salgılamasını öğretmeyi amaçlar ve bu amaca yönelik köpeğe et vermeden önce zil uyarıcısını verir. İlk önce köpek zile karşı hiç tepkide bulunmaz. Bu işlem birçok kez tekrarlandıktan sonra köpek zil ile et arasında bağ kurmayı öğrenir. Köpeğe sadece zil sesi uyarıcısı verilse bile köpek salya salgılar.
    Bu deneyde zil sesi başlangıçta nötr uyarıcıdır. Yani zil sesi önce tepki uyandırmazken koşullanmadan sonra zil sesi koşullu uyarıcı zil sesine karşı salya salgılaması ise koşullu tepki adını alır.
      Bu açıklamaya göre klasik koşullanmada kullanacağımız kavramların tanımlarına bakalım;
    Nötr Uyarıcı: Organizmanın başlangıçta herhangi bir tepki vermediği uyarıcıdır. Örneğin, yeni doğan bebek için kitap uyarıcı değildir.
   Doğal (Koşulsuz) Uyarıcı: Öğretilmeyen uyarıcıdır. Örneğin; Sıcak  suda ellerin büzüşmesi koşulsuz uyarıcıdır.
   Yapay (Koşullu) Uyarıcı: Başlangıçta nötr uyarıcı olan sonrasında yaşantılar sonucunda tepki verilen uyarıcıdır. Örneğin; Pavlovun deneyi sonucunda zil artık koşullu uyarıcı haline gelir.
   Doğal (Koşulsuz) Tepki: Organizmanın doğal uyarıcıya verdiği tepkidir. Doğuştan getirilen tepkidir. Örneğin; Pavlov’un deneyinde ete verilen salya tepkisi, soğukta titreme, sıcak havada terleme vs.
    Şartlı (Koşullu) Tepki: Organizmanın koşullu uyarıcıya verdiği tepkidir. Bu tepki belli bir şarta bağlı olarak verilir. Örneğin; Pavlov’un deneyinde zilden sonra salya salgılamak, sınavı düşündüğünde mide ağrısı yaşamak, kar yağdığını görünce ürperme vs.
   Klasik koşullanmaya örnekler verelim:  Kararan gökyüzünün insanı hüzünlendirmesi, Yemek kokusunu duyunca ağzın sulanması, Bayrağımızı görünce ve istiklal marşı söylenirken saygı duruşuna geçmemiz,  öğrenilmiş çaresizlik, köpekten kaçma gibi duygu ve davranışların temelinde klasik koşullanma yatar.

      Edimsel (operant) koşullamayı tanımlayalım. Psikolog Burrhus Frederic (B.F.) Skinner (1904-1990) edimsel koşullanma kuramını ortaya koymuştur.Organizma bir takım davranışlar gösterir. (Dolaşma, koklama,nesnelere dokunma gibi) Organizmanın yaptığı bu davranışlardan biri ya ödül almasına  ya da cezadan kaçınmasına sebep olur. Edimsel koşullanma kısaca ödüle götüren ya da cezadan kurtaran bir davranışı öğretmektir.(ÖDÜL VE CEZA)


       Skinnerin deneyini anlatalım;
      Aç bir fare bir kafesin içine bırakılır. Dolaşırken tesadüfen kafesin içindeki mandala dokununca aşağıdaki kaba yiyecek düşer. Fare yiyeceği yer ve doyar. Böylece fare ödüllenmiş olur.Önceden gelişigüzel davranış gösteren organizma (fare) tekrar aynı yere bırakıldığında öğrenme meydana geldiği için mandala dokunma süresi azalır ve sonunda doğruca mandala giderek yiyeceği elde eder. Burada öğrenilmiş(edim) bir davranış oluşur.
    Edimsel koşullanmada istenen davranışın ortaya çıkma sayısını artıran her uyarıcıya pekiştireç adı verilir. Pekiştireçler olumlu pekiştireçler ve olumsuz pekiştireçler olmak üzere ikiye ayrılır.
    Olumlu pekiştireçler davranışın ortaya çıkma olasılığını artırırlar. Su, yiyecek ve övgüyü örnek olarak verebiliriz.
    Olumsuz  pekiştireçler ortadan kaldırıldığı veya verilmediği zaman davranış ortadan kalkabilir. Elektrik şoku, gürültüyü örnek olarak verebiliriz.
   Davranışlar hem olumlu hem de olumsuz pekiştireçlerle yönlendirilebilir. Bu duruma biçimlendirme diyoruz.
   Pekiştireçlerin zamanı ve miktarı da önemlidir. Ödül verme işi gecikirse (ödülün gecikmesi) koşullanma etkisi o kadar azalır. Aynı zamanda pekiştireç miktarı yani ödül ne kadar büyükse başarı da o derece büyük olmaktadır.
   Ödüllendirme yaptığını tekrar et, cezalandırmada yaptığını bir daha yapma anlamına gelir.
   Zaman ve davranış sayısı da Skinner tarafından incelenmiştir. Yani pekiştirecin verilme zamanının aralıkları ve kaç tane davranış yapıldıktan sonra verileceği (oranı). Bu iki boyut iki şekilde düzenlenebilir, sabit tutulabilir ve değişken olarak verilebilir;

Zaman üzerinde düzenleme yapan tarifeler:
Sabit zaman aralıklı tarifeler
Değişken zaman aralıklı tarifeler

Davranış sayısı üzerinde düzenleme yapan tarifeler:
Sabit oranlı tarifeler
Değişken oranlı tarifeler 

   Kavrama yoluyla öğrenme, Kavrama deneme yanılma yoluyla değil, öngörü geliştirilerek yapılan öğrenme şeklidir. Psikolog Wolfgang Köhler(1887-1967) 1920 lerde şempanzeler üzerinde bir dizi öğrenme deneyi gerçekleştirdi. Köhler muzları şempanzenin ulaşamayacağı yükseklikteki tavana asmıştır. Şempanze muzlara zıplayarak ulaşmaya çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Daha sonra kafesin içindeki gelişigüzel konmuş sandıkları görmüştür. Muzlara ulaşmak için sandıkları üst üste koyup, sandıkların üzerine tırmanarak muzlara ulaşmıştır. Problemi çözüm için esas olan bağıntıları algılayarak çözmüştür.

  Gözlem yoluyla öğrenme, kişinin davranışlarını gözleyerek ve taklit ederek gerçekleşen öğrenme şeklidir. Aynı zamanda sosyal öğrenme adını da almaktadır. Albert Bandura(1925) geliştirdiği bu kurama göre öğrenme sadece yaşantılar yoluyla gerçekleşmez aynı zamanda başkalarının yaptıklarını gözleyerek ve dinleyerek de öğrenme gerçekleşebilir. Öğrenmenin gerçekleşmesi için pekiştirmeye ihtiyaç yoktur. 1961 de Bandura üç grup ana okul çocuğuna aynı filmi izletmiştir. Filmlerin sonu her grup için farklı bir şekilde bitmiştir. Filmde bir odada Bobo adında büyük plastik bir şişme bebek vardır. Bir yetişkin gelerek Boboya bağırır ve şiddet gösterir. 
              1. Grupta film şiddet sahneleriyle son bulur.
              2. Grupta sonradan içeri giren yetişkin şiddet gösteren modeli destekler.
              3. Grupta sonradan içeri giren yetişkin şiddet gösteren modeli cezalandırır.
    Deneyden sonra üç gruptaki çocuklar içeride Bobonun ve plastik aletlerin olduğu bir odaya teker teker alınırlar. Çocukların Boboya davranışlarını tek yönlü aynadan izleyen Bandura, her üç grubunda seyrettiği davranışları öğrendiğini görmüştür. Şiddetin ödüllendirildiğini gören çocukların modelin davranışlarını tekrarlama olasılığı diğerlerinden yüksektir.

    Farkına varmadan öğrenme; (Örtük ve gizil Öğrenme) Bilinç alanımızın doğrudan içine girmeden yani niyet etmeden gerçekleşen öğrenmeler gizil öğrenmeler olarak ele alınır. Bazı durumlarda nasıl öğrendiğimizi hatırlamasak bile kendimizi bir şeyleri öğrenmiş olarak buluruz. Niyet ya da kasıt etmeden gerçekleşen  bu öğrenmeyi Edward Chase Tolman(1886-1959) şekillendirmiştir. Bu tarz öğrenmede dikkat etmeden ve ya da özel bir çaba göstermeden gerçekleşen öğrenmedir de diyebiliriz. Birey öğrendiğini bu bilgiye ihtiyaç duyduklarında öğrenirler. Yani davranışa dönüşünceye kadar bellekte saklı kalırlar. İş yaparken sürekli dinlene şarkıların sözleri bir süre sonra ezberlenir. Öğrenme farkında olamadan gerçekleşmiştir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder