Çoklu Zekâ Teorisinde, geleneksel öğrenme ve öğretme yöntemleri öğrenciyi
pasif olmaya iten, ezberciliğe yönelten yöntemler olarak görülmüştür. Bu
teoride yer alan yeni "zekâ" tanımı eğitim alanında köklü
değişikliklerin yaşanmasına neden olmuştur. Çünkü bu teori; çocukların sadece
standart testlerden aldıkları puanlarını değil farklı alanlardaki yeteneklerini
de dikkate almıştır. Eğitim yıllarca “matematiksel-dilsel zekâyı” geliştirmek
üzere gerçekleştirilmiştir (Vural, 2004, s. 277-279). Bu durumda amaç girilen
sınavlardan yüksek puanlar almak olmuştur. Her defasında daha çok bilgi
ezberlenmiş ve gerçek yaşamdan daha fazla kopulmuştur. Okulda kuvvetli
yönlerini geliştiremeyenler, öğrenmeden zevk alamamış, eğitimleri uzun sürmüş
ya da eğitimlerini tamamlayamamıştır (Vural, 2004, s. 277-279).
Sonuçta binlerce yaratıcı ya da farklı çalışan beyin sistem
dışına itilmiştir. Oysa eğitim, zekâ tipi ne olursa olsun her bireyin kuvvetli
ve zayıf olduğu yönlerini geliştirmeye yönelik olmalıdır. Öğrencilerin farklı
yeteneklerini keşfederek, bu farklılıkların eğitimde dikkate alınmasını
önermesi konuyla ilgili çok sayıda çalışma, yapılmasına sebep olmuştur. Böylece
farklı zekâ yapısına sahip olan öğrencilerin farklılıklarına uygun eğitim
almalar ve eğitim ortamında kalmaları sağlanabilir. Ayrıca bu teori ile ilgili olarak önceki
yıllarda yapılan çalışmalardan (Talu, 1999; Altan, 1999) çok sayıda alıntılanma
yapılmış olması konunun halen önemini ve güncelliğini koruduğunu göstermekte ve
üzerinde daha fazla çalışma yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Zekâ insanın sahip olduğu yetenekler içinde üzerinde en çok durulan
alanlardan birisidir. Kelime olarak bilişsel gücü ifade eder. Hamachek(1995)
tarafından belirtildiği gibi, ilk önce Aristo tarafından “dia-neosis”
sözcüğünden algı, duyu, bellek ve düşünme gibi soyut ifadeler için kullanmak
üzere türetilmiştir. Standart sözlüklerin çoğunda “öğrenme yeteneği”
olarak tanımlanır. Pek çok araştırmacı tarafından zeka; beynin öğrenme, anlama,
soyut düşünme, nesnel ilişkileri görme, yargılama gibi zihinsel işlevleri
kullanabilme yeteneği olarak tanımlanır (Binet, ve Simon, 1916; Thorndike,
1932; 1932; Wechsler, 1939). Terman (1916) tarafından soyut düşünebilme
yeteneği olarak tanımlanmıştır. Teorilerin çoğunda zekâ, doğuştan gelen,
kalıtsal ve sabit bir olgu olarak kabul edilmiştir.
Howard Gardner (1983) tarafından geliştirilmiş olan ve Çoklu Zekâ
Teorisi (The Theory of Multiple Intelligences) olarak adlandırılan teori zekâyı
tek ve baskın bir yetenek olarak görmekten çok, çeşitli ve özel boyutlardan
oluşan bir yetenek olarak görmüştür. Gardner çocuklar ve beyin tahribatına
uğramış bireyler üzerinde yaptığı çalışmalar sırasında, felç gibi bazı beynin
hasarlarının beynin sadece bir fonksiyonunu örneğin; konuşma becerisini
etkilediği düşüncesini oluşturmuştur. Kafasında oluşan sorulara açıklık
getirmek üzere gelişim psikolojisi gibi alanlardan da yararlanarak “Frames of
Mind” (Düşüncenin Çerçeveleri) (1983) adlı eserini yazmıştır.
Gardner zekânın biyolojik temeli olduğuna inanıp, bir biyopisikolojik
potansiyel olarak görmektedir (Gardner ve Moran, 2006). Farklı kültürlerde ve
farklı dönemlerde bu zekâ türlerinden birine daha fazla önem verilebilir. Örneğin;
çiftçilikle uğraşan toplumlarda doğacı zekâ önemli iken teknolojik toplumlarda
sözel ve matematiksel zekâ önem kazanmaktadır (Woolfolk, 2010, s.259). Teori
öncelikle eğitimcilerin dikkatini çekmiştir. Gördüğü ilgi üzerine, Gardner 1993 yılında yayınladığı kitapta, daha
önceleri bilinen zekâ teorilerinden farklı olarak; Çoklu Zekâ Teorisinde yedi
tür zekâ alanı bulunduğunu belirtmiştir. Daha sonra bu zekâ türlerine sekizinci
tür ilave edilmiş hatta dokuzun ilavesi bile söz konusu olmuştur (Gardner,
1993, Armstrong, 1994; Shearer, 2012). Çoklu Zekâ Teorisinin yapısını ortaya
koyabilmek için zekâ alanlarını aşağıda kısaca açıklamak gerekir.
1.Sözel/Dilbilimsel Zekâ (Verbal/Linguistic Intelligence): Bir bireyin kendi dilini hem sözlü hem de yazılı
olarak etkin kullanma yeteneğidir. Bireyin dilini bir masalcı, konuşmacı ya
da politikacı gibi sözlü olarak, ya da bir yazar, şair veya gazeteci
gibi yazılı olarak etkili bir biçimde kullanabilme kapasitesidir. Aynı zamanda editör,
hatip, hukukçu, avukat seçebileceği mesleklerdir. Bu zekâ
insanın kendi dilini gramer yapısına, sözcük dizinine ve vurgusuna uygun olarak
büyük bir ustalıkla kullanmasını gerektirir. Ayrıca, kavramları da anlamlarına
uygun kullanma yeteneği olarak açıklanabilir. Bu tür zekâya, edebiyat alanında
sergilenen yetenekler örnek olarak verilebileceği gibi, diğer insanları ikna
etme ve bir konu hakkında konuşma becerileri de örnek olarak gösterilebilir
(Gardner, 1993, Armstrong, 1994; Shearer, 2012).
Okuma, yazma,
dinleme ve konuşmayla ilgili zeka türüdür.
Normal öğrencilerden daha iyi yazar
Uzun hikaye ve fıkralar anlatır.
İsim, yer ve tarihleri aklında tutabilir.
Kelime hazinesi geniştir.
Kelimeleri doğru telaffuz eder.
Başkalarıyla sözel iletişime geçer.
Tekerleme ve kelime oyunlarını çok sever.
Öğrendiği kelimeyi anlamına uygun kullanır.
Kitap okumayı sever.
Dinleyerek öğrenmeyi sever.
|
Bu zeka alanında ünlü kişilerden bazıları
şunlardır; William Shakespeare, Mark Twain, Balzac, Dostoyevski,
Abraham Lincoln
2-
Mantıksal/Matematiksel/Sayısal Zekâ (Logical/Mathematical Intelligence): Bir bireyin sayıları ve rakamları etkin bir şekilde
kullanma ve ortaya çıkan sonuçlar üzerinde etkili bir şekilde mantık
yürütebilme kapasitesidir. Matematikçi, muhasebeci veya istatistikçi gibi
sayıları etkili kullanmayı, ya da bilim adamı veya bilgisayar
programcısı gibi sebep-sonuç ilişkisi kurarak, etkili bir şekilde mantık
yürütebilmeyi gerektirir. Örnek olarak; sayılara ilişkin temel
kavramları, sebep-sonuç ilişkilerini anlayabilme ve onları tahmin edebilme
verilebilir (Gardner, 1993, Armstrong, 1994; Shearer, 2012).
Matematik
dersini çok sever.
Satranç
ve dama gibi stratejik oyunları oynamaktan hoşlanır.
Deney
yapmayı ve yeni şeyler denemeyi çok sever.
Makinelerin
nasıl çalıştığını bilir ve sorular sorar.
Bilgisayar
oyunu oynar.
Soyut
düşünebilme ve sebep-sonuç ilişkisi kurma yeteneği yaşıtlarına göre
ilerdedir.
Zaman,
yer, neden ve sonuç ilişkilerini ortaya çıkarma becerisine sahiptir.
Mantık
bulmacaları beyin jimnastiğini sever.
Matematik
problemlerini kafadan hızlıca çözer.
|
Mantıksal sorunları
çözmek, kanıtlama yolları geliştirmek, matematiksel işlemler yapmayla ilgili
zeka türüdür.
Bu
zeka alanında ünlü kişilerden bazıları şunlardır; Albert Einstein, Bill Gates, John Dewey, Isac Newton,
Pisagor
3- Müziksel/Ritmik Zekâ (Musical
Intelligence): Bireyin ritme, sesin yüksekliğine ve
melodiye duyarlılığıdır. Bu duyarlılık için 4-6 yaşın kritik dönem olduğu kabul
edilir. Bu alandaki üstünlük diğer alanlardan daha önce ortaya çıkmaktadır.
Örnek olarak; şarkıları ezberleyebilme, melodilerin hızını, temposunu ve
ritmini değiştirebilme yeteneği verilebilir (Gardner, 1993, Armstrong, 1994;
Shearer, 2012). Seçebileceği meslekler orkestra şefi, besteci, şarkıcı,
müzik eleştirmenidir.
Şarkı, türkü, konçerto,
senfoni vb. gibi müzik ürünlerini besteleme veya müzik aleti çalmayla ilgili
zeka türüdür.
En sevdiği ders müziktir.
Çevresindeki seslere karşı duyarlıdır.
Ders çalışırken müzik dinlemeyi severler.
Çalışırken masaya ya da sıraya ritmik vururlar.
Müziği hareketlerle birleştirir.
Bir şarkı duyduğunda eşlik eder.
|
Bu
zeka alanında ünlü kişilerden bazıları şunlardır; Mozart, Wolfgang Amadeus, Dede Efendi, Suna Kan
4-
Uzaysal/Görsel Zekâ (Spatial/Visual Intelligence): Bir bireyin görsel ve uzaysal dünyayı algılaması ve
edindiği izlenimler üzerinde işlemler yapabilmesi yeteneğidir. Kısaca; biçime,
sekile, boşluğa, renge ve çizgiye duyarlılıktır. Birey boşluğu zihinde canlandırabilir
ve model kullanarak uygulamalar yapabilir. Örnek olarak; fikirleri görsel ve
uzaysal grafiklerle anlatabilme yeteneği verilebilir. Heykeltıraşların,
ressamların, denizcilerin ve cerrahların bu tür zekâyı kullandıkları kabul
edilir (Gardner, 1993, Armstrong, 1994; Shearer, 2012). Seçebileceği meslekler ressam,
mimar, izci, rehber, fotoğrafçı, dekoratördür.
Resim, grafik ve harita
gibi araçlarla düşünebilme, görsel dünyayı algılayabilme, renk, şekil ve
dokuları ihinsel olarak anlamlandırma ve sanatsal formlara çevirme yeteneğiyle
ilişkin zeka türüdür.
Şekil, zemin ve renklere karşı hassastır.
Sanat içerikli etkinlikleri sever.
Yaşına göre yüksek düzeyde beceri isteyen resimleri çizer.
Tasarım yapabilir.
Üç boyutlu yapı ve modelleri çizer.
Yön bulma becerisi gelişmiştir.
Okurken kelimelerden çok resimlerden anlar.
Harita, tablo ve grafikleri kolayca yorumlar.
Arkadaşlarına göre daha çok hayal kurar.
Görsel imgeleri daha kolay hatırlar.
Bulmaca ve yap-boz favori oyunlarıdır.
Üç
boyutlu düşünebilir.
|
Bu
zeka alanında ünlü kişilerden bazıları şunlardır;Leonardo da Vinci, Pablo Picasso, Kasporov, İbrahim
Çallı, Boby Fisher
5-
Bedensel/Duyusal Zekâ (Bodily-Kinesthetic Intelligence): Bireyin duygu ve düşüncelerini ya aktör veya dansçı
gibi tüm bedenini kullanarak ya da usta, tamirci, ressam gibi sadece ellerini
kullanarak ifade etmedeki ustalığıdır. Bu zekâ koordinasyon, el çabukluğu,
denge, güç, hız, esneklik ve dokunma duyusuyla ilgili duyarlılık gibi
özellikleri de kapsar. Aktörlerin, sporcuların, cerrahların ve sanatkârların bu
tür zekânın gelişmiş formlarına sahip olduğu söylenebilir (Gardner, 1993,
Armstrong, 1994; Shearer, 2012).
Seçebileceği meslekler Aktör, atlet,
heykeltraş, cerrah, teknik direktördür.
Vücudu bir bütün olarak veya
değişik bölümlerini etkin, hızlı ve estetik biçimde kullanma becerisine ilişkin
zeka türüdür.
Nesnelere
dokunarak tanımak ister.
Zamanlamayı
iyi yapar.
Somut
nesneleri ve olayları daha iyi öğrenir.
Fiziksel
performansını iyi kullanır.
El
becerisi iyidir.
Bir
şeyi parçalarına ayırır ve tekrar birleştirir.
Yaparak
ve yaşayarak öğrenir.
|
Bu zeka alanında ünlü kişilerden bazıları
şunlardır; Charlie Chaplin, Tan Sağtürk, Maradona,
Michael Jordan, Süreyya Ayhan
6- Kişilerarası/Sosyal Zekâ (Interpersonal Intelligence): Bireyin diğer insanların ruh hallerini, duygularını,
isteklerini, motivasyonlarını ve niyetlerini, nasıl çalıştıklarını, onlarla
nasıl ortaklaşa çalışılabileceğini anlayabilme, problemleri ve karışıklıkları
çözebilme yeteneğidir. Ayrıca yüz ifadelerine, seslere ve mimiklere karşı
duyarlı olmayı, bireyler arası ilişkilerde farklı özelliklerin farkına varma ve
uygun ve etkili cevap verebilme yeteneğini de kapsar. Alanında başarılı olmuş
satıcılar, politikacılar, öğretmenler ve din adamlarının yüksek düzeyde bu tür
zekâya ihtiyaç duydukları söylenebilir. Aynı zamanda bireyin diğer insanların
strese, problemlere ve birbirlerine karşı tepkilerini tahmin edebilme
yeteneğini de kapsadığı için bu tür zeka empati yeteneği ile ilişkilendirilir
(Gardner, 1993, Armstrong, 1994; Shearer, 2012)
Seçebileceği meslekler Psikolog,
rehber uzmanı, öğretmen, siyasi liderliktir.
Kişiler arası ilişkilerde kendini ifade etme ve karşısındaki ile
iletişim kurma yetisiyle ilgili zeka türüdür.
Grup
içinde liderdir.
Empati
yeteneği vardır.
Etkin
dinleme becerisi vardır.
Farklı
ortamlara uyum sağlar.
Sosyaldir.
Etkinliklere katılır.
Yardıma
ihtiyacı olan arkadaşlarına yardım eder.
Güçlüdür.
İyi
ilişkiler kurabilir.
|
Bu
zeka alanında ünlü kişilerden bazıları şunlardır; Mustafa Kemal Atatürk, Eleanor Roosevelt, Martin
Luther King, Sigmund Freud
7- Bireysel/İçsel Zekâ (Intrapersonal Intelligence): Bireyin kendi hakkında bilgi sahibi olması, kendini
tanıması ve bu bilgilere göre hareket etmesi olarak tanımlanabilir. Bu tür
zekâya sahip olan birey, kendisinin kuvvetli ve zayıf noktalarını bilmeli,
niyet ve isteklerini anlayabilmeli ve bunlardan yola çıkarak yaşamını daha
etkin bir şekilde devam ettirebilmelidir. Bu tür zekâ ayrıca bireyin kendini
anlama, kendine güven ve özdenetim becerilerini de kapsar. Örnek olarak;
bireyin kendisinin diğerleri ile olan benzerliklerini ve farklılıklarını
anlayabilme, yapması gerekeni kendi kendine hatırlayabilme ve kendi duygularını
kontrol edebilme verilebilir (Gardner, 1993, Armstrong, 1994; Shearer, 2012).
Kişinin
kendisini anlama, düşüncelerini, duygularını yönlendirme yetisiyle alakalı zeka
türüdür. Üretken ve anlamlı amaçlara yönelirler.
Seçebileceği
meslekler Psikoterapist, Dini lider, iş adamıdır.
Kendi
dünyasının farkındadır.
Duygu
ve düşüncelerini ayırt eder.
Bireysel
çalışır.
Kendisine
karşı güveni ve saygısı vardır.
Motivasyonu
yüksektir.
Bağımsızdır.
İşini
bilinçli yapar.
Düşünme
becerileri gelişmiştir.
Kendi
kendine öğrenebilir.
|
Bu zeka alanında ünlü kişilerden bazıları
şunlardır; Mevlana, Sokrates, Yunus Emre
8- Doğacı Zekâ (Naturalistic Intelligence): Bireyin doğal kaynaklara ve sağlıklı bir çevreye
yoğun ilgisinin bulunması, flora (bitki varlığını) ve faunayı (hayvan
varlığını) tanıması, bunların sonuçlarının ayırımını doğal dünyada yapabilmesi
ve üretken olabilme yeteneğidir. Bu tür zekâya sahip olan insanlar, doğanın
insan üzerindeki ve insanın doğa üzerindeki etkilerine ilgi duyan insanlardır.
Doğadaki tüm canlıları tanıma, araştırma ve canlıların yaradılışları üzerine
düşünme becerilerini kapsar. Örnek olarak biyoloji, zooloji, botanik, kimya,
tıp, antropoloji, fotoğrafçılık gibi alanlarda çalışanlarda bu tür zekânın
gerekli olduğu söylenebilir. Bu tür zekâya sahip bireyler özellikle seyahat
etmeyi, doğa gezilerini, açık hava etkinliklerini ve belgesel izlemeyi severler
(Gardner, 1993, Armstrong, 1994; Shearer, 2012). Bu tür zekâ çoklu zekâ
modeline sekizinci tür olarak ilave edilmiştir.
Doğal
çevreyi tanıma, varlıkları sınıflama, yaşamın doğasını anlama gibi doğal
dünyada işlevsel ve amaçsal ayrımlar yapabilme yetisiyle alakalı zeka türüdür.
Toprakla
oynamayı sever.
Doğa
fotoğrafları ilgi alanıdır.
Doğadaki
canlıları inceler.
Hayvan
beslemeyi sever.
Belgesel
izler.
Yakın
çevre ile öğrenilenler arasında ilişki kurar.
Çevre
bilinci gelişmiştir.
Doğal
çevrede bulunan canlı cansız varlıklarla ilgilenir.
|
Seçebileceği meslekler Biolog, jeolog,
arkeolog, botanikçi, ziraat mühendisidir.
Bu
zeka alanında ünlü kişilerden bazıları şunlardır; Charles Darwin, Baden Powell, Hayrettin Karaca
Son yapılan çalışmalar
VAROLUŞSAL (EXİSTENTENTİAL) zeka türünü 9. Zeka türü olarak literatüre
sokmuştur. Dinsel sezgi ve yaşamın temel sorunlarına yönelik özel farkındalık
yeteneğidir. Bu zeka türü ruhsal liderler, filozof ve bilgelerde görülür.
|
Çoklu Zekâ Teorisi farklı yeteneklere
sahip olan öğrenciler için fazla bir şey ifade etmeyebilir. Ancak
öğretmenlerin, öğrencileri ve onların yetenekleri konusundaki düşüncelerini
etkileyebilir. Çoklu Zekâ Teorisi eğitimcilere ders programlarını öğrencileri
sistem dışı bırakan matematiksel ve dilsel zekânın ötesine taşıma imkânı sağlar.
Öğretmenlere hitap ettiği bilişsel yetenekleri anlamaları konusunda yardımcı
olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder