25 Mart 2020 Çarşamba

ERGENLİK NEDİR?

   Ergenlik, bireyin gelişim süreci içerisinde çocukluk döneminin bitişiyle beraber sözü edilen dönemin başlangıcından fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen bir gelişim dönemidir. 13-22 yaşlar arasını kapsar. 
   Unesco’nun tanımına göre ise; bireyin, öğrenim gördüğü ve hayatını kazanmaya çalıştığı için ekonomik bağımsızlığına kavuşamadığı ve medeni durum olarak da evli olmadığı bir gelişim dönemdir.
   Ergenlik dönemi çocuklukla yetişkinlik arasında bir geçiş dönemini oluşturur.
   Bu dönemde ergenler sınırları test etmeye, yeni şeyler denemeye, risk almaya hazırdırlar, yeni her şey onlar için ilgi çekicidir.
   Ergenlik dönemi beyinde en hızlı değişimlerin ve gelişmenin olduğu ikinci kritik dönemdir. 
    Ergenler risk almaya yatkındırlar, bu onların bireyselleşme, kendilerini keşfetme sürecinde işlevsel bir özelliktir. Bu dönemde sosyal kabul diğer tüm kriterlerin önüne geçer. Bir ergene sigara içmenin ya da madde kullanımının zararlarını anlattığınızda bu maddeleri denemesine  engel olamazsınız. 
    Ergen beyni akran baskısının neden olduğu stres ile baş etmekte zorlanır.  Bu yüzden ergenlik döneminde  sağlıklı ilişkileri kurulması oldukça önemlidir. Güvenli ortamlar oluşturmak bu zorlu dönemin atlatılmasına yardım eder.
    Ergenlerin stres ile baş etme konusunda duygusal dayanıklılığını güçlendirebilmek için 
- Stres yaratan durumları belirlemek
 -Strese verilen tepkileri belirlemek
-Stresle mücadele için beceriler geliştirmek

- Geliştirilen bu becerileri denemek 

  Ergenlik zorlu bir süreç; bu nedenle ergenlik döneminde sosyal ve duygusal becerileri desteklemek ayrı bir önem kazanmaktadır. Bu dönemin sorunsuz atlatılmasında ebeveynlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Anne ve babanın, bu süreçteki doğal, fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal ve sosyal gelişim basamakları hakkında bilgi sahibi olarak, ergenin öncelik ve ihtiyaçlarına duyarlı olmaları temel görevlerindendir. Kontrollü bir disiplin anlayışı ve fazla esnek olmayan kurallar ile koruyucu, tutarlı  yaklaşımlar en doğru tutum olacaktır.
  Bu dönem üç alt döneme ayrılmaktadır.

1. Erken Ergenlik (12-14 yaş)

   Erken ergenlik dönemi,
hormonal sistemin aktif hale gelmesi ile başlar. Bu değişime paralel olarak fiziksel ve zihinsel değişimler de hızlanır. Özellikle bedendeki hızlı değişim bu dönemde fark edilebilir . Hormonlardaki değişim beyni de doğrudan etkiler ve duygu, davranış ve bilişsel işlevlerde belirgin değişimler başlar. Ergen, otoriteye daha çok karşı gelebilir, sınırlarını test eder. Kimlik ve ait olma konuları gündeme gelmeye başlar. Zaman algısında değişiklikler olur. Kendini daha çok sıkışmış hissedebilir, beklemekte güçlük çekebilir. Anne babasından daha çok arkadaşları ile zaman geçirmeyi tercih eder.  Ergen, ev ortamında da odasında yalnız kalmayı, müzik dinlemeyi daha çok sevmeye başlar. Cinsel fanteziler, düşler ortaya çıkar. Erken ergenlik döneminin son bölümüne doğru cinsel dürtüler çok güçlenebilir. Riskli uğraşlara ilgisi artar. Sigara, alkol ve madde kullanmayı deneyebilir. Çoğunlukla uyumsuz, öfkeli ve alıngandır.

   
   2. Orta Ergenlik (14-17 yaş) 
   Orta ergenlik dönemi, ergenin yaşadığı bu değişime yavaş yavaş alışmaya başladığı bir dönemdir. Öfkesini kontrol etme yöntemlerini keşfetmeye başlar. Bu dürtüler, kimlik arayışına, kendini ve sınırlarını keşfetmek için çeşitli denemeler yapmasına yardım eder.  Hemen her konuda fikri her gün değişebilir. Daha bağımsız olmak ister; rol model olarak aldığı kişi ve arkadaşlar ile daha fazla zaman geçirme eğilimindedir. Kendine ait dünya görüşü ve değer yargılarının şekillenme sürecinde birey dengesizlikler gösterebilir. Bazen tüm bu konularda anne baba ile zıtlaşma çok yoğun yaşanabilir. Bu çatışmaların temelinde, bireyselleşme isteği yatmaktadır.

    
   3. Geç Ergenlik (17-19 yaş) 
   Geç ergenlik dönemi, ergenin değişen bedenine ve beynine, dolayısıyla da duygusal ve de dürtüsel yoğunluğa alıştığı dönemdir. Bu dönem, büyümenin ve değişmenin yavaşladığı yıllardır. Dürtülerini kontrol edebilmeyi öğrenir. Cinsel deneyimler başlar. Bilişsel gelişime bağlı olarak soyut kavramlar daha iyi anlaşılır. Dürtüler, duygu ve düşünceler anlamlı bir bütün içinde yer bulabilir. Diğer bir deyişle, kimlik ve görüşler iç tutarlılık kazanmak ile birlikte; yavaş yavaş sabitleşir. Cinsel kimlik, akademik beklentiler, yaşam amacı daha net olarak ifade edilebilir hale gelir. Ergenin kendi sınırlarını keşfetmeye başlaması, neyi iyi yapabildiğini, hangi alanlarda becerikli olamadığını fark etmesi ergenlik döneminin sonunun yaklaştığının habercisidir.
   
    Sağlıklı bir gelişim, okul başarısını arttırıyor;
    Bedensel ve psikolojik olarak sağlıklı olan ergenlerin okul başarısı bu süreçten ya hiç etkilenmiyor ya da en az düzeyde etkileniyor. Gençlerin bedensel olarak sağlıklı olmaları için bu dönemde sağlıklı beslenme ve spor yapmaya yönlendirilmeleri gerekir. Bunun yanında onların geçirdikleri bedensel ve psikolojik değişimi anlayışla karşılayıp, onlara destek olarak, güç vererek ve yardımcı olmaya çalışarak psikolojik açıdan sağlıklı bireyler olmalarına katkı sunabiliriz.
    Bedensel ve psikolojik açıdan sağlıklı, sosyal ilişkileri normal ergenler, okul başarısı konusunda da hiçbir problem yaşamadan bir üst evre olan yetişkinlik evresine doğru ilerleyebiliyor. Ergenlik dönemi, her çağda farklı şekillerde kendini gösteren  bir dönemdir. Bu nedenle her anne-baba, çocuklarının bu dönemde yaşadıklarını anlamak için fazladan çaba harcamalı ve çocuklarının sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri için mücadele etmelidir.
     Anne babadan sonra çocuğun becerilerinin ve yeteneklerinin gelişmesinde rol alan en önemli yer okuldur. Çocuğun yaşamının büyük bir kısmı okulda geçer. Buna rağmen, ailenin konumu, eğitimi, sosyo-kültürel özellikleri çocuğun gelişiminde okuldan daha önce gelir. Ancak, ergenin arkadaşlıkları, başarıları ve sorunları okulda şekillenir. Okuldaki problemler tespit edilip çözümlenmesi için adımlar atılmalıdır. Bu aşamada okul aile beraberce çalışmalıdır.

    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder