19 Mart 2020 Perşembe

ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ




Öğrenme nasıl oluşmaktadır?
      Önceden öğrenmenin tanımını yapmıştık. Şimdi tekrar öğrenmeyle ilgili farklı tanımlara bakalım ve öğrenme sürecini inceleyelim.
     Bir kültürün ürünü olan, çevresiyle ve kendisiyle sürekli etkileşim halinde bulunan insanoğlu için, kendi varlıklarının devamını ve kendini gerçekleştirmelerini sağlayan en önemli etkenlerden biri öğrenmedir. (Ekici, 2016, 12)

    Öğrenmenin ne olduğunu, niçin o şekilde olduğunu ve nasıl oluştuğunu açıklamaya çalışan iki temel yaklaşımı bilmemiz gerekir.

1. Davranışçı Yaklaşım
2. Bilişsel Yaklaşım 
      Davranışçı yaklaşım, yöntemsel bir duruş ile psikolojinin bilimsel olarak var olabilmesinin ancak doğrudan gözlenemeyen zihin, bilinç gibi kavramları incelenmekten vazgeçmesi ve gözlenebilen uyaranlar ile tepkiler/davranışlar üzerinde çalışılmasına bağlı olduğunu savunmuştur. Davranışlığın ilk yıllarında bugün için son derece abartılı ve katı eğilimler ifade edilse bile (beyin bir kas kümesi gibidir gibi), davranışçılar birkaç temel öğrenme biçimini tanımlamış ve insanı incelemek üzere daha sonraki yaklaşımlar tarafından da kullanılmaya devam eden bir çalışma geleneği bırakmışlardır.

     Bilişsel yaklaşımda ise, davranışçılar tarafından ayrıntılı bir şekilde incelenen uyaranlar ve tepkilerin arasında nelerin olup bittiğini, yani davranışçıların görmezden geldiği insan zihnini incelemişler ve bazı farklı öğrenme biçimleri tanımlayarak öğrenme süreçleri hakkında bilgiler edinmişlerdir. Şimdi sırasıyla bunları açıklamaya başlayalım.
         
     1.Davranışçı yaklaşım: Davranışçılara göre öğrenmenin oluşumu uyarıcı ile davranış arasında bağ kurma işidir ve öğrenilen davranışın pekiştirilmesi gerekir.  Öğrenme gözlenebilir davranış değişiklikleridir. Uyarıcılar davranışları etkilerler ve tepki gösterirler. Öğrencinin derse ilgi duyması ve aktif katılımı öğretilebilir. Öğrenme yerine koşullanma kullanılır. Öğrenmenin tanımı davranışçılara göre çevresel uyarıcılara koşullanmadır. Öğrenmede kalıtımın etkisini sürece dahil etmezler. İnsan ne öğrenirse sonradan yani çevreden öğrenir. Davranış değişikliği yoksa öğrenme yoktur.(En önemli sınırlılığıdır.)

     Ödül ağırlıklı olmak üzere ceza yöntemiyle beraber kullanılır. Öğrenme ancak içsel güdülenme ile oluşturulabilir. Zamanın etkin kullanımının öğretilmesinin yanında gözlem, taklit yapma ve pekiştirme ilkeleri de öğretilmelidir. Sadece gözlenebilen davranışlar öğrenme olabilir. Organizmanın içindeki olaylar görülemez. Pavlov, Thorndike, Watson bu yaklaşımın önemli isimlerindendir.
  
  

 KISACA: Davranışçı öğrenmede tekrarlama, alışkanlık oluşturma, pekiştirme, tekrar, yaparak yaşayarak öğrenme ve etkin katılım olmalıdır.
    
       Davranışçı öğrenme ortamında, beklenti ve gereksinimler ne kadar çok karşılanırsa tepki bağı da güçlenir. Okulla ilgili olumlu duygular ve yaşanmışlıklar olumlu tutum geliştirmede fayda sağlar. Öğrenme ortamları güven vermelidir ki öğrenci güdülensin ve öğrenme gerçekleşsin.

      Davranışçı yaklaşımda öğrenme;
      Bireyin öğrenip öğrenmediğine karar vermek için sınavlar yapılır. Soruya verdiği yanıta bakılır. Sınavda verdiği yanıt doğru ise öğrenmiştir. (Birey uyarıcıya doğru tepki göstermişse öğrenme gerçekleşmiştir.) Bu kuramda bilişsel süreçler öğrenci davranışı üzerinde etkili olsa bile gözlenemediği için dikkate alınmaz. Öğrenmenin gerçekleşmesi davranışların tekrar edilme sıklığının artırılmasına bunun içinde pekiştireçlerin doğru, yerinde ve zamanında kullanılmasına bağlıdır.

       Davranışçı yaklaşımda öğretim:
     Öğrenciler pasif, güdülenmeye ihtiyaç duyan ve pekiştireçlerden etkilenen bireylerdir. Öğretilecek konu kendi içinde bütünlüğü olan parçalara bölünür ve bu parçalar basitten karmaşığa (Tümevarım) doğru sıralanır. Öğrenme önceden belirlenmiş davranışlara ulaşılıp ulaşılmadığına bakılarak değerlendirilir. Davranışçılık düşünme, karar verme, problem çözme gibi bilişsel ögeleri açıklayamamakla birlikte her öğretmenin davranışçı öğrenme kuramı ille ilgili bilgilere sahip olması gerekmektedir. Çünkü öğretmenler her gün öğrenci davranışlarıyla ilgilenir.
    Davranışçı yaklaşımın öncülerinden olan Skinner e göre programlı öğretimde davranışlar şekillendirilebilir. Olumsuz davranışları ortadan kaldırmak için olumsuz pekiştirme, sönmesini bekleme, olumsuz davranışın tam tersini pekiştirme, ortamı değiştirme, bıktırma yöntemleri kullanılabilir. Ceza yöntemi de uygulanabilir.

   Davranışçı yaklaşımda öğrenci öğrenme sürecinde etkin olmalıdır.
   Olumlu davranışlar pekiştirilmelidir.
   Öğrenmede tekrar, becerilerin kazanılmasında ve kalıcılığın sağlanmasında önemlidir.
   Öğrenmede güdülenme önemlidir. Öğrencinin davranışı yapabilmesi için istekli olması gerekir.

    2. Bilişsel Yaklaşım: Bilişsel yaklaşımda öğrenme algıların belli kurallara göre zihinde yeniden organizasyonu olarak ifade edilir.

    Bilişsel yaklaşımda öğrenme;
   Öğrenmeyi önceden bildiğimiz şeyleri tekrar  ortaya  çıkarma süreci  olarak tanımlanır. Bu kurama göre  öğrenme  bir  bütündür. Ayrıca deneme yanılma  tepkilerinden  çok  sistemli  ve amaçlıdır. Öğrenme  zihinsel bir süreçtir. Öğrenme olayını  anlamak için  düşünme, anlama , anlam verme, algılama ve problem çözme gibi organizmanın içinde  gerçekleşen zihinsel olayların çok  iyi  bilinmesi gerekmektedir.

   Bilişsel yaklaşımda öğretim;
  Gestalt kuramı algılamaya çok önem verir. Uyarıcıların toplu bir bütün oluşturulmasıyla gerçekleşir, ayrılan parçalardan anlaşılamaması da diğer bir noktasıdır .
                         
    Bilişsel yaklaşımda içsel süreçler ve bireysel özellikler üzerinde durulur. Öğrenme uyarıcı- tepki bağı (davranışçı yaklaşım) değil çevreden gelen uyarıcıların beyinde var olan benzer yaşantılarla ilişkilendirilip, yeni anlamlar yüklemesi sonucu gerçekleşir. Gestalt ve Gagne bu yaklaşımın isimlerindendir. Sadece gözlenebilen davranışların davranış olduğu fikrine katılmazlar. Davranış her zaman ölçülemeyebilir.
     Bilişsel kuramcılar kavrayarak öğrenme, önceki bilgilerle ilişki kurma ve bütün oluşturma gibi düşünceleri incelerler.

KISACA: Bilişsel öğrenme doğrudan gözlenemeyen zihinsel süreçlere dayalı olan öğrenmedir. Bireyin algılama, hatırlama ve düşünme gibi bilişsel süreçlerine ağırlık verir.

     Bilişsel yaklaşımın en önemli kuramcısı kabul edilen Gestaltın öğrenmeye bakışını vurgulamak gerekir. Gestalta göre öğrenme bütünü parçalara ayırarak değil, anlamlı ve örgütlenmiş bütün olarak algılar. Bütün-parça ilişkisi aslında basit bir tümden gelim metodudur.
     Kitap tasarımlarına baktığınızda başlangıçta ana kavram ve alt kavramları içeren şema, içindekiler, özet, ana başlıklar ve alt başlıklar yer almaktadır. Bütünden parçaya doğru anlamlı öğrenmeler yaparız.
    Eğitim sürecinde eğitimsel videolarda, power point sunularda ve etkileşimli tahtalar, görsele hitap eden panolarda birbirine benzer şekilleri, renkleri vb özellikleri birlikte gruplandırarak öğrenmesi sağlanabilir.

     Bilişsel öğrenme ortamında çocuklara anlamlı, açık ipuçları, alıştırmalar, ara özetler verilmelidir.
        
    Öğrenme süreci bilgisayara benzetmektedir.Bu  bakımdan  yaklaştığımız  zaman tekrar etme  
ve   varolan  bilgileri  kullanabilme  bilgisayarlı  eğitimde önemli yer tutmaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder