Hızlı okuma, metinlerin belirli bir süre içinde
anlayarak okunmasıdır. Metinleri okuma sırasında göz kaslarını eğitilmesi ve
gözün görme alanının genişlemesi okuma hızını artırır. Hızlı okuma ile göze
bir hız kazandırılır aynı zamanda da görme ile algılama arasındaki uyum sağlanır.
Buradaki amacımız metinleri hem hızlı okumak hem de anlamaktır.
Buna “anlayarak hızlı okuma” denir.
Hızlı okuma eğitimi sonrasında kelimeleri gruplar halinde
okuyacak duruma geliriz.
Satırları tekrar etmeden, akıcı bir biçimde okuruz.
Odaklanma, konsantrasyon ve dikkat dağınıklığı
sorunlarını en aza indiririz.
Kalıcı bilgiler ediniriz.
Normal okuma hızımızı 4 katına çıkarırız.
|
Bir
insan normal standartlarda ortalama bir dakikada 150 ila 300 kelime
okuyabilir. Hızlı okuma konusunda kendini geliştirmiş bir insan bir dakikada 2000
kelimeye kadar okuyabilir. Üstelik okuduklarını anlar. Hızlı okumak zihni
hızlandırır, hızlı okumayı başaran hızlı anlamayı da başarır.
Hızlı okumak için öncelikle hızlı okuyabileceğinize
inanmalısınız. Hızlı okumak için hedefler belirlemelisiniz. Daha hızlı
okuyabilmek için gerekli teknikleri ve egzersizleri uygulamalısınız. Başlangıçta
da söylediğim gibi aktif görme alanının genişletilmesi gerekir.
Aktif
görme alanı dediğimiz de gözlerin ilk bakışta
gördüğü ve anlamlandırdığı alana verilen ad olduğunu anlıyoruz. Önce iki
kelimeyi ardından 3-4 kelimeyi gruplayarak okursunuz. Kendinizi geliştirdikçe
bir satırı hatta bir paragrafı görmeye başlarsınız böylece kısa sürede çok daha
fazla kelimeyi görmüş olursunuz. Çalışmalara devam ettiğiniz takdirde hızınızı
müthiş bir şekilde artar. Hem hızlı okur hem de hızlı anlarsınız.
Doğru okumak için okuyucudan kaynaklanan faktörleri iç faktörler,
okuyucu dışında gelişen faktörlere de dış faktörler diyoruz. Doğru
okumak için hem iç hem de dış faktörlerin doğru bilinmesi gerekir.
Doğru
Okuma İçin Gerekli İç Faktörler;
1.Motivasyon: Kişiyle ve hedefleriyle alakalı bir içsel süreçtir.
üniversite sınavından yüksek puan almak isteyen öğrenci, daha az sürede daha
çok soru çözmek için hızlı okumayı geliştirmek zorundadır. Bu bilincin
farkında olması motivasyonu artıracaktır.
2.Hedefler: Okuyucu kısa orta ve uzun vadeli hedefler
belirleyerek hızlı okumanın amacını belirlemelidir. Neden hızlı okumalıyım?
Sorusunu cevaplamalıdır.
3.Aktif
Görme Alanı: Hızlı okumanın zihin ve gözle yakından
ilgisi vardır. Eğer aktif görme alanınızı genişletebilirseniz tek bakışta
okuyabildiğiniz kelime sayısı da artar. Sıradan bir insan baktığı 3-4 cmlik
alanı anında anlamlı hale getirebilir. Ancak aktif görme alanını genişletmiş
bir okuyucu iki satırı da aynı anda görebilir.
4.Disiplin:
Hızlı ve doğru okumak için disiplin
şarttır. Okumayla aynı anda başka şeyler düşünemezsiniz. Eğer başka şeyler
düşünüyorsanız hızlı okuyamazsınız. Eğitimlerinizi, alıştırma ve
egzersizlerinizi aksatmamalısınız. Kendinize program yapmalı bu programa
uymalısınız.
5.Zihinsel
Süreçlerin Geliştirilmesi: Zihin geliştirmek de okumak konusunda çok
önemlidir. Eğer sezgilerinizi ve tamamlama gücünüzü artırabilirseniz
okumadığınız kelimeleri zihninizde anında tamamlayabilir ve böylece tüm
kelimeleri okumaya ihtiyaç duymazsınız. Buna kapasite artışı da
diyebiliriz. Eğer doğru egzersizleri yaparsanız zihinsel süreçleriniz gelişir.
Bu da zihinsel işlemlerinizin hızlanmasına neden olur. Tek hamlede bir kelimeyi
çözümleyen beyin eğitimler sayesinde tek hamlede 15 kelimeyi çözümleyebilir. Bu
konuda eklememiz gereken bir nokta daha var o da gözün hareketleridir. Hepimiz
gözümüzün okuma yaparken sürekli sağa sola doğru hareket ettiğini görür ve
böyle olduğunu düşünürüz. Ancak gözler izle -dur - fotoğraf çek mantığı
ile hareket eder. Yani aslında bir devinim yoktur. Bu duraklamalar ne kadar
fazla olursa o kadar çok zihnin işlem yapması gerekir. Bu işlemleri
azaltabilirseniz okumanızda hızlanır.
6.Kelime
Hazinesi: Hızlı okumak yetenekle ilgili değildir.
Ancak kelime hazinesinin zengin olması okuma hızını artırır. Bu da kelime
hazinenizi geliştirmeniz gerektiği anlamına geliyor. Tıp okuyan bir öğrenci
tıbbi terimleri tam anlamıyla öğrendiğinde arkadaşlarından iki üç kat daha
hızlı okuyacaktır. Çünkü zihin kelimeleri gördüğü anda anlamı kafasında
belirecek, ne anlama geldiği konusunda düşünmek için ek süreye ihtiyaç
duymayacaktır. Bu nedenle kelime hazinesini geliştirmek için bol bol kitap
okunmalı ve sözlükler karıştırılmalıdır.
YANLIŞ OKUMA TUTUM ve DAVRANIŞLARI
Okuma becerileri bireylerin anaokulundan
itibaren kazanması gereken davranışların başında gelir. Eğitim hayatında
karşılaşılacak güçlüklerin yenilmesinde büyük bir öneme sahiptir. Çocukların öğrenme
problemlerini yaşaması bazı aksaklıkları da beraberinde getirmektedir. Aynı
zamanda öğretmenin kullandığı yanlış metotlar da okuma, yazma, konuşma ve
dinleme becerilerinde problem yaratabilir. Öğretmenin izleyeceği yol ve
yapacağı çalışmaları doğru seçmesi önemlidir; bu seçim, sıkıntı yaşayan
öğrencilerin bu problemlerini çözebilecekleri düşünülmektedir.
Bu bölümde bireyi yanlış
okumaya yönelten sebeplerle, yanlış okuma tutum ve davranışlarının nedenleri
ve çözüm yolları üzerinde durulacaktır.
Okuma
esnasında çocuğun kendisinden kaynaklanan yanlış okuma tutum ve davranışları
vardır. Bunları teker teker açıklayalım.
I.
Çocuğun Kendisinden Kaynaklanan Yanlış Okuma Tutum ve Davranışları
1.Heceleyerek Okuma; Okumayı
heceleyerek anlamaya çalışmak ya da seslendirmek gerek algılama gerekse zaman yönünden
sakıncalıdır, çünkü düşünce herhangi bir şeyi bütün olarak algılar (Güneş,
1997: 251). Hecelemeden dolayı düşünce sistemleri arasında tam olarak bir
bütünlük sağlanmadığı zaman gerek dil becerilerinin gelişimi gerekse kavrama
kabiliyeti zarara uğrayabilmektedir. Bu engel, fonksiyonel okumanın dışına
çıkarak istendik okuma davranışının önüne set çekmektedir. Bu yanlış okuma
oldukça yorucu bir okumadır. Heceleyerek okuma, okuma hızı açısından
engelleyicidir. Bunun yerine bütünü görme yoluna gidilmelidir (Sever ve Bşk.
1990: 11). Heceleme davranışı, öğrenmekle öğrenmeme arasında kalan bir süreçtir.
İlk okuma döneminde tüme varım yönteminin kullanılması bu sonucu doğurmuş
olabilir. Harften heceye, heceden sözcüğe, sözcükten cümleye doğru bir sıra
izlenirse heceleme davranışı oluşabilir. Bu durum hızlı okumayı ve anlamayı
düşürür. Heceleme tekniği, bütün olarak kavrama yaklaşımına ters düşmektedir.
Çünkü beynin hızı, görme hızından daha fazladır. Hecelemede beyin yorulur ve
okuma zevki körelir.
İlkokul ve ortaokul seviyesindeki çocuklarda en sık görülen okuma
hatalarından biridir. Hecelemek daha iyi anlamanızı ya da daha güzel okumanızı
sağlamaz. Eğer heceleyerek okuyorsanız birtakım egzersizler yaparak bu okuma
hatasından kurtulabilirsiniz. Çünkü hızlı okumanın hedefi tek bakışta onlarca
kelimeyi görüp anlamlandırabilmektir. Eğer heceliyorsanız bunun tam aksini
yapıyorsunuz demektir. Çünkü kelimeleri gruplamak yerine tek bir kelimeyi bile
bölüyorsunuz bu da sizin okuma hızınızı sıradan insanların bile altına
çekecektir. Eğer hecelemeden okumak istiyorsanız, kelimeleri bir bütün olarak
okumaya çalışın ve asla geri dönüşler yapmayın bir süre sonra hecelemeyi
kestiğinizi fark edeceksiniz.
Çözüm
Önerileri:
—Resimleme metodu uygulanmalı,
—Cümleyi oluşturan ögeler birlikte
verilerek ezberletilmelidir,
—Daha sonra kelimeye, en sonunda da heceye
geçilmelidir,
—Görme yelpazesi genişletilmelidir.
2. Kelime Kelime Okuma: Okuma
işlemini yapan beynimizdir. Göz, gördüklerini beyine iletir. Beyin gelen
bilgileri deşifre edip sıraya koyarak birbiriyle ilişkilendirir. Eğer çocuk bir
defada bir kelime okuyorsa; bu, yavaş okuma ve anlamı kaçırmalarına neden olur.
Çünkü beyne ne kadar fazla bilgi gönderilirse beyin o kadar hızlı hareket eder.
Göz de iletkenlik işlevini kelimelerin üzerinden kayarak değil sıçrayarak
yapar. Göz bir duruş ve sıçrayış sırasında beyine ne kadar çok kelime
gönderirse çocuğun anlama düzeyi de o kadar artar. Diyelim ki on beş kelimelik
bir cümleyi okuyan çocuk eğer kelime kelime okuyorsa gözü on beş kez sıçrama
yapacak, bu ağır tempoda gözden çok daha hızlı hareket eden beyin sabırsızlık
göstererek okunan cümleye ilgisini kaybedecektir. Böylece uzun bir cümlenin
okunuşunda cümlenin sonuna gelindiğinde cümlenin başıyla ilişki kopmuş olduğu
için çocuk cümleyi tekrar baştan alarak okumaya çalışacaktır. Oysaki kelime
kelime okuma yerine göz bir defada anlamlı 2–3 kelime gönderecek olursa beyin
tarafında anlamlı kelime grupları arasındaki ilgi çok çok çabuk kurulacak,
böylece geri dönüşlerin önüne geçilip anlayarak okuma sağlanmış olacaktır
(Türkkan, 2000: 92; Ruşen, 2000: 40).
Çözüm
Önerileri:
- Görme yelpazesini genişletme
çalışmaları,
- Gözü hızlandırma çalışmaları,
- Cümlenin ilk ve son kelimeleri yuvarlak
içine alıp geri kalan kelimelerin altı çizilerek ilk kelimeyi okuyup çizgiyi
takip ederek son kelimeyi okuma,
- Önce bir kelimenin birkaç mm altına
belirgin bir nokta koyulmalı, koyulan noktaya yoğunlaşıp üstteki kelimeyi görme
çalışması yaparak daha sonra birkaç kelimenin altına nokta koyularak aynı
çalışmanın tekrarlatılması,
- Örnek cümlelerin kelimelerini, anlamlı
bir şekilde birkaç kelimeyi yuvarlak içine alarak okuma çalışmaları.
3.
Geriye Dönüp Tekrar Okuma: Okumadaki
bu yanlış alışkanlık, çocuk kelimeyi anladığı hâlde kendine güvensizlik,
tereddüt ve bir daha okursam, daha iyi anlarım gibi birtakım engellerden kaynaklanmaktadır.
Bu durum çocuğun okuma hızını yavaşlattığı gibi algılama durumunu da azaltır.
Tekrar geri dönüşlerle yapılan okuma, konuya karşı dikkatin ve ilginin bir süre
sonra azalması ve okumanın zevk alınmayan faaliyet hâline gelmesine yol açar.
Böylece kısa bir sürede okunup anlaşılacak bir metnin uzun sürede elde
tutulması çocuğu okumadan soğutacağı gibi beynin ağır tempodan sıkılarak başka
konulara yönelmesine de yol açar. Okuma hataları arasında sesli okumadan sonra
en sık yapılan ikinci hatadır. Geriye dönmenin iki temel nedeni vardır.
Birincisi anlayamama korkusudur. İkincisi ise konsantrasyon eksikliğidir. Yani
okudunuz ama anlamadığınızı düşündünüz ya da okudunuz ama o esnada başka bir
şey düşündünüz. Böyle olduğunda bu satırı anlamadım bir daha okuyayım düşüncesi
ile başa döner tekrar okursunuz. Fakat bu gereksiz bir eylemdir. Çünkü her
kelimeyi okumak zorunda değilsiniz. Bir cümlede her kelime hatta her hece
okunması bile cümleler kolaylıkla anlaşılır. Daha da ileri gidelim harflerin
yeri farklı olsa bile kelimeler ve cümleler anlaşılır.
Çözüm Önerileri:
- Okunan satırların üzeri kapatılarak
yapılacak okuma çalışmaları,
- Anlayamam endişesini ortadan kaldırmak
için kelimeleri bir defada okumaya yönelik güven verici telkin ve ikna çalışmaları,
- Seviye üstü metinleri sadeleştirme
çalışmaları.
4. Anlamı Kaçırma, İlgisizlik ve Yoğunlaşamama: Çocuk okuduğu parçada anlamını bilmediği kelimeler ve
kavramlarla sık sık karşılaşıyorsa okumaya karşı ilgisizlik ve isteksizlik
giderek artar, bu durum algılama seviyesini düşürür; okunan parçaların
anlaşılmamasına, anlaşılmama da metne yönelik zaman kayıplarına neden olur.
Artık okunan metinden çok günlük başka işlere veya sorunlara doğru ilginin
yönelmesi söz konusudur. İlginin okunan parçadan başka şeylere yönelmesi metne
yoğunlaşmayı da olumsuz yönde etkileyecek, çocuğun okuma isteği azaltacaktır.
Öğretmen, ilgisi dağınık olan öğrencileri tespit etmeli, onlara okumanın
sağlayacağı faydaları üzerinde motive edici telkinlerde bulunmalıdır. Böylece
çocuğun tekrar konu üzerinde yoğunlaşması sağlamış olacaktır.
Aynı zamanda okuma hatalarından biri de okumak için hazır
olmamaktır. Eğer okuma yapmayı planlıyorsanız bu işi başka işlerin arasına
sıkıştırmayın. Bir yandan haber izlerken bir yandan kitap okumaya çalışmayın.
Ya da alışveriş listesini düşünürken sayfaları çevirmeyin. Çünkü bunlar farklı
işler okumak istediğinizde sadece okumaya zaman ayırmalısınız. Bu hem daha kısa
süre hem daha verimli olur.
Çözüm
Önerileri:
— Okunan metinde anlamı bilinmeyen bir
kelimeye tespit edilince, kelime işaretlenip okumaya devam edilmeli, okuma
işlemi bitince kelimenin anlamına sözlükten bakılmalıdır (Tony, 2001: 167).
—“Hızlı ve geri dönmeden okursam
anlayamam.” ön yargısını aşmak, okunan materyale göre ( gazete, roman,
makale...) okuma hızını tespit etmek,
— Günlük hayatın telâşından ve
gerginliğinden uzaklaşıp okunan parçaya yoğunlaşmayı öğrenme,
— Okumaya başlamadan önce okumaya uygun
bir ortam hazırlamak,
— Çocuğun ilgi ve dikkatini çekecek
materyal hazırlamak.
5-Dudak Kıpırdatma (mırıldanma): Dudak kıpırdatarak yapılan okumalar, okuma hızını
düşürerek anlamayı olumsuz etkilemektedir (Güneş, 1997: 251). Sesli okuma
döneminde, sessiz okumaya yeterince yer verilmediğinden bu problem ortaya
çıkmaktadır. “Sesli okuma, özellikle temel eğitimin birinci kademesinde
üzerinde önemle durulması ve öğrencilere mutlaka kazandırılması gereken temel
dil becerilerindendir” (Çiftçi, 2000: 178). Bu dönem sağlıklı bir şekilde
geçirildikten sonra sesli okumaya daha fazla yer verilmemelidir. Sesli okumada
gözle algılanıp zihinle kavranan sözcük veya sözcük kümeleri dil yardımıyla
seslendirilir. Bu alışkanlık sürekli devam ederse sessiz okuma düzeninde de bu
yanlış okuma ortaya çıkar (Demirel, 2003: 80).
Çözüm Önerileri:
—Dudak kıpırdatmasını önlemek için
dudaklar arasına bir mendil yerleştirilmeli (Güneş, 1997: 251),
—İlk okuma döneminde belirlenen süreyi
aşmamalı,
—Cümlenin tamamına baktırılmalıdır.
6. İçten Sesli Okuma(kafa sesi):
Sadece çocukların değil yetişkinlerin de genellikle yaptıkları bir yanlış okuma
tutumu da ağız kapalı olarak yapılan iç seslendirmedir. İç seslendirme
alışkanlık hâline getirilmişse normal okumada bir fren vazifesini yerine
getirerek çocuğun okuma temposunu geriletir. Diğer bir yanlış davranış durumu
da sadece belli kelimeler üzerinde yapılan iç seslendirmedir. Çocuk okuma
esnasında kendisine çok ilginç ve önemli gelen kelimeler üzerinde duraklar, göz
o noktada sabitleşerek nefes tutulur ve iç seslendirme yapılır (Türkkan, 2000:
23).
Çözüm Önerileri:
- Okuma esnasında tempolu nefes alıp
verme çalışmaları;
- Okumaya başlamadan önce nefes alıp
verme ritmini
ayarlamak.
7-Anlayamama
Korkusu; Anlayamama korkusu okumaya karşı
önyargılı yaklaşmanızdan ve kendinize güvenmeyişinizden kaynaklanmaktadır. Hızlı
okuyan hızlı anlar. Zihnimiz bildiğimizden fazlasıdır. Hızlı okuma
olgusunun tarihçesine baktığınızda okuma hızı ile anlama hızının
doğru orantılı olarak arttığını görürsünüz.
Genellikle seviye üstü metinlerin verilmesi sonucu oluşan bir
davranıştır. Okuma engelleriyle karşılaşan okuyucu kendine olan özgüvenini
yitirir. Bu durum okuyucunun okuma psikolojisini olumsuz etkiler, zihinsel
olarak bireyin okuma becerisi kazanmasını engeller (Demirel, 2003: 77; Maviş,
2000: 108). Okuyucunun bu durumu aşamaması zamanla bir refleks şekline gelerek
okumadan uzaklaşmaya sebep olur (Sever ve Bşk., 1990: 11). Bundan dolayı bazı
öğrenciler okuldan soğumakta ve hatta okul hayatlarına nokta koyabilmektedir.
Çözüm Önerileri:
—Seviye üstü metinler verilmemeli,
—Öğrencinin özgüvenini sağlayacak eserler
verilmeli,
—Okuyucunun severek okuyacağı metinler
verilmeli,
—Okumadan zevk alınması sağlanmalıdır,
—Hızla ilerleyen öğrencilere çeşitli
ödüller verilmelidir.
8.Okumaya Karşı Önyargılar; Geçmiş
yaşantılar sonucu oluşmuş davranışlar okumaya karşı olumsuz tutumlar
geliştirebilir. Gerek öğretmenler gerekse anne ve babalar çocuklar üzerinde
büyük bir etkiye sahiptirler. Onların yaklaşımları çocukların esnek ya da katı
okuyucu olmalarına zemin hazırlayacaktır. Bu bakımdan model olabilecek
kişilerin okumaya bakışı önemlidir.
1- “Ben keyif için okumak istiyorum. Sevdiğim yazarın
romanını doya doya okumak istiyorum ne diye hızlı okuyacakmışım hızlı okuyunca
keyif almıyorum” düşüncesi tamamen ön yargıdır. Çünkü hızlı okumayı
denemediğiniz için hızlı okuduğunuzda anlamadığınızı düşünüyor ve keyif
almadığınıza inanıyorsunuz. Hâlbuki hızlı okumayı öğrenseniz sevdiğiniz
yazarların kitaplarını çok daha fazla okuyabilirsiniz. Hızlı okumak okuma keyfini
azaltmaz. Bilakis arttırır.
2- “Hızlı okursam okuduğumu anlamam” düşüncesi de
yanlış bir düşüncedir. Ne kadar hızlı okursanız o kadar hızlı anlarsınız.
3- “Hızlı okumak bir işe yaramaz” ilkokuldan, doktora
tezine kadar türlü türlü sınavlara giriyoruz ve bu sınavların hemen hemen hepsi
hızlı anlamayı da ölçüyor. Yani belirli bir zaman dilimi içinde ne kadar çok
soruyu doğru yaptığınız sizi başarılı kılıyor. O halde neden yavaş okuyalım ki…
Üstelik okumak eylemi, birçok meslekte iş tanımı içinde yer alır. Bu kişiler
rapor yazmak için gündemi takip etmek için ya da başka bir nedenden dolayı
hızlı okumak zorundalar, hızlı okurlarsa kendilerine zaman ayırabilirler. Aksi
halde tüm zamanlarını iş için harcamış olurlar.
4- “Hızlı okumak yetenek gerektirir” Hızlı okumak için
yeteneğe ihtiyacınız yoktur. Sadece hızlı okumayı öğrenmeye ihtiyacınız vardır.
Okuma yazma bilen herkes hızlı okuyabilir.
Çözüm Önerileri:
—Kontrol edilmiş metinler yoluyla temel
yaklaşımlar
kazandırılmalı,
—Okuyucu,
okuma konusunda serbest bırakılmalıdır,
—Okumayla
ilgili ön bilgi verilirken olumsuz yargılardan kaçınılmalı.
9.Okunanı
Sessiz Takip: Sessiz okuma süresince göz yazıyı tanır
tanımaz algılar ve uzun ya da kısa süreli belleğe gönderir (Güneş, 1997: 57).
Bu algılama hızlı okuma ve anlamayı olumlu etkiler. Yanlış olan ise okunan
metinleri okuyucunun içinden sesli okuyarak takip etmesidir. Bu yanlış okuma
tutumu, hem okuma hızını hem de algılamayı olumsuz etkiler.
Çözüm
Önerileri: —Sessiz okumalarda içinden heceleyerek
okuma yanlıştır. Bunu önlemek için başparmağı gırtlağa hafifçe basarak çocuğun
içinden okuması engellenebilir (Sever ve Bşk., 1990: 11). —Seviye metinleri
yoluyla geriye dönüşler engellenebilir.
II. Okumayı Etkileyen Yanlış
Alışkanlıklar ve Dış Faktörler
3.
Kelimelerin Altında Parmak Ya da Kalem Gezdirme; İlk okuma döneminden kalan bir yanlış alışkanlıktır.
Okuyucu satırları kaybetmemek için bu yola başvurmaktadır. Okuma yaparken
elinizde asla bir şey bulunmamalıdır. Okumak başlı başına bir eylemdir ve başka
bir aktiviteye izin vermez. Aksi halde okumanız yavaşlar. Kelimelerin altında parmak
ya da kalem gezdirme de sizi yavaşlatan önemli okuma yanlışlarından biridir.
Çünkü parmakla okumak, sizi parmağınızın satırın başına dönmesine kadar
bekletecektir. Eğer parmakla ya da kalemle okumaktan vazgeçemiyorsanız kitabı
iki elinizle tutun ve satırlar üzerinde odak noktaları belirleyin o noktalara
bakarak 3-4 kelimeyi birden görmeye gayret edin. Böylece parmak gezdirme
sorunundan kurtulabilirsiniz.
Okuma hızını ve anlamayı olumsuz etkiler (Sever ve Bşk., 1990: 11). Bu
davranış, hızla giden gözleri engelleyerek hem beyin–göz hem de beyin-algılama
zincirini olumsuz etkiler (Güneş, 1997: 252). Bu bakımdan “göz-ses uzaklığı”nı
becerilerin kazandırıldığı dönemde aşılamalı ve beyin-göz takibi sağlanmalıdır.
Böylece “göz-ses uzaklığı” dengelenirse okuma hızı artar (Nas, 2002: 41-42).
Br ignliiz üvnseritsinede ypalaın
arşaıtramya gröe, kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli
dğeliimş. Öenlmi oaln brincii ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyş. Ardakai
hfraliren srısaı krıaşk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri
btün oalark oykuorumuşz.
Yukarıdaki
metni rahatlıkla okudunuz değil mi? Şimdi bazı kelimeleri çıkaralım.
(duraksamadan
okuyunuz)
Bir
ignliiz üvnseritsinede ypalaın ………… gröe, kleimleirn hrfalreiinn ………. srıdaa
yzalıdkılraı ……… dğeliimş. Öenlmi o… brincii ve snonucnu hrfain yrenide
omlsaımyş. Ardakai hfraliren ……. krıaşk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei
…….. hraf dğeil bri btün oalark oykuorumuşz.
Yukarıdaki
cümleyi de muhtemelen okudunuz ve anladınız. Bu yüzden artık geri dönmekten
vazgeçmelisiniz kendinize güvenin ve zihninizin çok daha fazlasını
yapabileceğine inanın. Her geri dönüş gereksiz vakit kaybıdır. Üstelik bu okuma
şekli ile kendinizi sürekli durdurursunuz.
Çözüm Önerileri:
—Satır işaretçisi kullanılmalı (Güneş,
1997: 251),
—Satır araları çocuğun ya da okuyucunun
düzeyine göre ayarlanmalı,
—Okuma parçalarının puntoları seviyeye
göre ayarlanmalıdır.
2-Göz-Başla Takip: Baş ve vücut hareketleriyle satırları takip etmek
göz – satır mesafesini bozmaktadır (Güneş, 1997: 251). Bu durum gözü yorduğu
gibi beyni de yormaktadır. Bu davranış, parmakla yapılan takip gibidir.
Kelimeleri göz ya da başla takip ederek tek tek okuma, okuyucunun dikkatini
dağıtacağı gibi algılama süresini de uzatır.
Çözüm Önerileri:
—Başın sabitlenmesi için, üstüne bir
kitap konularak sağa sola dönüşleri engellenmeli,
—Okuma metni, uygun mesafeye getirilmeli,
—Satır araları ve cümle uzunlukları düzeye
uygun olmalı.
3-Metin-Göz Mesafesini Ayarlayamama: Metin-göz mesafesini ayarlama, ilk okuma eğitimi
sırasında kazanılması gereken bir davranıştır. Bu dönemdeki dik oturma ya da
mesafeyi tam olarak ayarlama alışkanlığı olmadığı durumlarda çeşitli sorunlar
ortaya çıkar. Göz çabuk yorulur ve zarar görür (Sever ve Bşk., 1990:11). Birey,
okuma becerisini kazanıp kazanmama korkusuyla uğraşırken okuma materyallerini
çok farklı şekillerde kullanabilir. Okuma parçasının kendisinden uzak olması,
şifreleri çözememe ve anlayamama endişesi doğurabilmektedir.
Çözüm
Önerileri:
—Okuma sırasında dik oturmalı,
—Mesafe yaklaşık 20–30 cm olmalı,
—Cümlenin tamamını görmeye çalışılmalı,
— Metinler sütunlar şeklinde
verilmelidir.
4-Uygun Okuma Ortamı Oluşturulamaması; Eğer okuma yapacaksanız fiziksel ortamın uygun
olması gerekir. Okuma yapılacak ortamın sessiz olması şarttır. Okuma yaptığınız
ortamda ilginizi çekecek uyaranlar varsa o uyaranları ortamdan
uzaklaştırmalısınız. Okuma yapmaya karar verdiyseniz diğer işlere kendini
kapatmalısınız. Güneşli bir günde dışarıda oynayan çocukları izleyerek okuma
yapamazsınız. Aynı anda müzik dinleyip okuma yapamazsınız. Birileri ile
konuşurken okuma yapamazsınız. Kısacası okuma eyleminden sizi uzaklaştıracak ne
varsa bulunduğunuz ortamdan çıkarmalısınız.
Okuma ortamı, okumanın gerektirdiği okuma materyallerinden yoksun olduğu
zaman, okuyucunun isteğini arttıran ve motive eden temel etkenler olmayacaktır.
Bu eksiklik, okuma hızını ve anlamayı olumsuz etkileyecektir. Ortamın
araç-gereçlerden yoksun olması çocuğu yanlış okuma davranışlarına yöneltebilir.
Çözüm Önerileri:
—Işık gözü yorucu olmamalı,
—Okuma düzeni tek kişilik olmalı,
—Sessizlik sağlanmalı,
—Okuma salonunda A’ dan Z’ ye
ansiklopedisi bulunmalı,
—Okuma salonunda Türkçe sözlük bulunmalı,
—Okuma salonunda deyim ve atasözleri
sözlüğü bulunmalı,
—İlgi ve seviyeye uygun eserler olmalıdır
(Güleryüz, 2003: 153).
5-Amaçsız
okuma: Neyi elde edeceğini ya da neyi aradığını bilmeden yapılan okumadır
(Sevinçgül, 1989: 16). Temel okuma alışkanlıklarını edinemeyen kişilerde
görülür. Bu durum düzensiz beslenen insanlar gibi her türlü abur cuburu yemeye
benzer. Doğru yönlendirme olmadığından bazen çok fazla zaman kaybına neden olabilmektedir.
Çözüm Önerileri:
— İhtiyaca göre kitap ya da herhangi bir
eser seçilmeli (Sever ve Bşk., 1990: 9), — Beklenti ve ilgilerine cevap veren
eserlere yönlendirmeli,
— Seçicilik özelliği kazandırılmalıdır.
(Hangi eserleri niçin okuması gerektiğini bilme.)
6-Seviye Üstü Metinler:
Okuma hızı, metinlere göre değişir. Düzey üstü metinler okuyucunun hızını ve anlamasını
etkiler. Okuyucuları söz dağarcığı ve hazır bulunuşluk açısından olumsuz bir
davranışa iter. Okuyucunun öz güvenini yitirmesine sebep olabilir.
Çözüm Önerileri:
— Metinler okuyucunun seviyesine uygun
hâle getirilmeli (kontrol yoluyla),
— Bilinmeyen Kelimelerin miktarı
ayarlanmalı (7-8’i geçmemeli ),
— Önemli olan çok okumak değil kalıcı ve
yararlı bilgiler edinmeyi sağlamaktır (Korkmaz, 1988: 19).
7.Öğretmen Faktörü “Çiçek ol!”:
Okuma sırasında, öğretmenin öğrencileri herhangi bir şekilde sınırlandırması
doğru değildir. Bu durum hem algılamayı hem bedensel hareketleri kısıtlar.
Serbest düşünme ve hayal etme gücünü engeller. Okuma isteğini azaltır.
Çözüm Önerileri:
—Okuma sırasında öğrenciler
kısıtlanmamalı,
—Okuma ve dinleme şekillerine
karışılmamalı,
—Okuma parçası okuyucunun ilgi ve
ihtiyaçlarına cevap vermeli,
—Öğretmen tarafsız davranmalıdır.
8.
Sesli Okuma: En sık yapılan hatalardan biri sesli
okumadır. Okurken kelimeleri mırıldanmak sesli okuma hatası olarak
değerlendirilir. Sesli okumak ilkokuldan kalma bir alışkanlıktır. Okumayı
öğrenirken aynı zamanda kelimelerin seslendirilişi de öğretilir. Ancak bu davranış
daha sonra sessiz okumaya dönüştürülemezse kalıcı hale gelir. Çok sık
okumayanlar sesli okuma hatasından vazgeçemezler. Burada amaç okumanın daha iyi
anlaşılması için kulağın da kullanılmak istenmesidir. Ancak sesli okumak, okuma
hızınızı düşürür. Gözleriniz ve zihniniz okumayı çoktan yapar ama seslendirme
geriden gelir. Okuma yaparken her türlü motor davranıştan uzak durmanız
gerekir. Eğer okurken içinizden okuma yapıyorsanız (yani ses çıkarmıyorsanız)
maalesef bu da bir okuma hatasıdır. Eğitim almamış insanların en sık yaptığı
hata iç ses ile okumaktır. Çok hızlı okuduğunuzu aynı zamanda iç sesinizle
seslendirme yaptığınızı
düşünebilirsiniz. Ancak her kelimeyi
içinizden tek tek seslendiriyorsanız yanlış yoldasınız demektir. Kelimeleri
seslendirmek yerine gruplayarak cümleleri anlamalısınız. Kulağa zor gelebilir
ancak yapılması oldukça kolaydır. Bunu yapmaya başladığınızda hızlandığınızı da
fark edeceksiniz. Eğer içinizden seslendirmeyi kesmeyi başarırsanız kelimeler,
kelime olmaktan çıkacak ve birer fotoğrafa dönüşecektir. Siz ilerlerken, zihin
az önce gördüğü fotoğrafı yorumlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder