19 Mart 2020 Perşembe

BEYİN VE ZİHİN


    Beynin kapasitesi
    Beyinle ilgili bu gelişmeler günümüzün başarılı insan anlayışında da değişikliğe yol açmaktadır. Buna göre başarılı insan beyninin her iki yarısını da etkili bir şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla geçebilen insandır.
   İki lobun birlikte kullanıldığı, birbirleriyle uyumun sağlandığı ve işbirliği içinde çalışıldığı durumlarda kişisel yetenek ve etkinlikte olağanüstü artış gözlenmektedir. Eğitimde beynin iki lobunun kullanımı beyin kapasitesinin iki kat değil, kat kat artmasına yol açmaktadır. Hızlı ve etkili öğrenmenin yolu beynin her iki lobunu birlikte ve dengeli kullanmaktan geçiyor.
   Bir kuşun uçabilmesinin iki kanatla mümkün olması gibi etkili öğrenme için beyin loblarının her ikisinin dengeli gelişimine ihtiyaç vardır. Kitap okurken genelde her iki lob birlikte koordineli bir şekilde çalışmak zorunda kaldığından kitap okumak beyin loblarının dengeli gelişiminde en faydalı faaliyetlerdendir.
   Çünkü sol lobca takip edilen ve kavranan sözel kavramlar, sağ lobla tasvir edilir, şekil, imge ve yeni düşüncelere dönüştürülür, canlandırılır. Halbuki, televizyon izleme, sağ lobu genelde pasif durumda bırakmaktadır. Bu yüzden de genelde beyin gelişimine pozitif bir katkı sağlamamaktadır.
   Lobların dengeli fonksiyonu
    İnsanların yüzünü kolayca hatırlarken, ismini hatırlamada zorlanışımız sağ lobun öğrenmede sol lobdan ne derece etkin olduğunu gösterir. “Bin defa duymaktansa bir defa görmek yeğdir.” Çin atasözü de bu gerçeğe parmak basmaktadır. “Hafıza şekillerle, temsillerle çalışır ve bilgiyi resimlerle işler” şeklinde ifade edilen hafıza gerçeği aslında sağ lobun şekil, resim, hareket ve boyuta duyarlılığı; hayallerin ve üretici düşüncenin merkezi olması vesilesiyle öğrenmede olağanüstü etki ve fonksiyonuna işaret etmektedir.
    Bazı insanlar okuduğu, gördüğü ve duyduğu bilgileri kolayca ve hemen hatırlıyorlar. Bunlar “fotoğrafik hafızaya” sahip insanlardır. Fotoğrafik hafızaya sahip insanlar üzerinde yıllar süren bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Bunların en önemli özelliklerinin beynin her iki lob fonksiyonlarını birlikte ve dengeli olarak kullandıkları görülmüştür.
   Ülkemizde bilgiyi aktarmaya dayanan “söyleme–anlatma”, “öğretme” metodundan ibaret kalan eğitim şekli beynin sol lobunun, diğer bir deyişle beynin yarısının kullanıldığı eğitim tarzıdır. Hayal gücü, renk, ritim, şekil ve yaratıcı düşünme gibi özelliklere sahip sağ lob fonksiyonları yerine getirilememektedir.
    Beynin boş bir kutu içine bir şeyler dolduruyormuşçasına süre giden sadece sol loba hitap eden eğitimin ne derece verimsiz kaldığını hep birlikte görmekteyiz.
    Eğitimle ilgili toplumda yaygınlaşan çarpıcı ifadeler de aslında özellikleri yeni anlaşılan beyin gerçeklerinin somutlaştırılmış ifadeleri olmaktadır. Mesela “Sıradan öğretmen anlatır; iyi öğretmen açıklar; yetenekli öğretmen yapar ve gösterir, büyük öğretmen ilham kaynağı olur” bunlardan birisidir.
    Yetenekli ve büyük öğretmen, insanların sağ lobuna hitap etmektedir. Yetenekli öğretmen, yaparak, yaşayarak öğreten, deneyen, düşündüren, sorgulayan, gerçek hayatı okula getiren öğretmendir.
    Ayrıca büyük öğretmen, sağ lobun etkisinde olan insanın duygusal ve ruhsal zekasına da hitap eder, söylediklerini yaşar, usta–çırak ilişkisine dayanan öğrenme eylemine müracaat eder. Anadolu liseleri sınavları ve üniversiteye hazırlayacağız diye eğitim, tamamen ezberci ve tekrara dayanan sol beyin ağırlıklı bir öğrenim yöntemine dönüştürülmüştür.
   Bu durum bir öğrenim ya da öğrenme değil, sadece kişilere verilen bilgilerin belleğe kayıt edilmesidir. Bu kayıtlar ise inanılmaz bir hızla bellekten silinmektedir (ya da öğrenciler bu kayıtlara ulaşamamaktadır).
Zihnimizi tanıyalım;
   Önce zihnin tanımını yapmamız gerekir. Basit anlamda zihin;  yaşantıları, öğrenilenleri ve  bunların geçmişle olan bağlantılarını bilinçli olarak akılda saklama gücü, bellek.dir diyebiliriz. Aynı zamanda bilinç akışı olarak da tanımlanabilir. İnsan beyninin bilinçli süreçlerin tümünü içerir.
   İnsan olarak sahip olduğumuz en büyük servetimiz zihnimizdir. İnsan zihni çok kuvvetlidir. Zihnimiz ve düşüncelerimiz sayesinde medeniyetler gelişmiştir. 
   Zihni aktif kullanmak demek;
   Hafızanızı doğru kullanabilmek, bilgileri kullanabilmek demek, gerekli düzenlemeleri yapabilmek ve en önemlisi bilgileri doğru bir şekilde kullanabilmek demektir. Bunun için zihni kontrol etmeniz gerekir. Zihni, her şeyi otomatik  bir yapıdan çıkarıp sorgulayan bir yapıya dönüştürdüğümüzde zihnimizi aktif kullanıyoruz demektir.

   Zihnin yönlendirilmesi demek; 
    Zihin, insana oyunlar da oynayabilir. Bu yüzden, zihninizi açık tutun. Sürekli sorgulayın ve olasılıkları her zaman düşünün. Hedeflerinizi sürekli hatırlayın. Bir insan için en büyük yoksulluk, zihni potansiyelinde kullanmamaktır.

   Uyku zihin açısından pasif zamandır. Uyku zamanlarında bilinçaltı aktif olarak hayati görevlerini yerine getirmeye devam eder. Uyku zamanında bilinçaltı gün içi verileri işler ve arşivleme görevini yerine getirir. Bu bilgiye dayanarak şunu çok net söyleyebiliriz. “Uykuya dalmadan hemen önceki anlar zihin açısından çok önemlidir. Alfa olarak bilinen beyin dalgaları çok aktiftir.” Dolayısıyla uykuya dalmadan önce olumlu düşünür ve geleceğinizi hayal ederseniz bilinçaltınız sabaha kadar bu resimleri arşivler. Unutmayın, bilinçaltı gerçek ve hayali ayırt edemez. Aynı şey bilinçli zihin ile hayal ederken de geçerlidir. Bu yüzden hayal etmek ve düşlemek de önemlidir. Yalnız, bu süreçlerin alt kaynağı hep rahat olmak ve rahatlamaktır. Çünkü, en iyi düşleme alfa durumunda yapılır. Bu durumda zihniniz telkinlere açık olur. Zihin açısından en etkin ve verimli olunan zamanlar rahat olduğunuz zamanlardır.

    Zihnimizi nasıl rahatlatmamız gerekir? Zihni rahatlatmanın onlarca tekniği vardır. Kendi geçmiş deneyimlerinizi hatırlayıp en işe yarayanları rahatlamak istediğiniz zamanda kullanabilirsiniz. Herkesin bildiği en basit teknik olarak, güzel bir manzara çok işinize yarayacaktır. Ya gerçekten manzarası olan bir yere gidin, ya da gözlerinizi kapatın ve hayal edin. Zihnimiz gerçek ve hayali ayırt edemeyeceği için her iki seçenek de işinize yarayacaktır. Fakat gerçek manzarası olan bir yere gittiğinizde diğer temsil sistemleriniz de çok aktif olduğu için çok daha etkilidir. 

   Zihin kavramsallaştırmaları ve teorileri, bir kronolojik zaman işlevi, dini inanç, kültür, antik ve modern felsefeler olarak farklılık gösterirler. Aklın erken dönem teorik anlatımlarda (Platon, Aristotales ve sonra orta çağ filozofları) zihni, ölümsüz ve tanrısal sayılan ruhla ilişkilendiriliyordu. Tüm anlatımlar zihni, bir düşünce ve bilinç hali olarak karakterize ederler. Bellek, dikkat, mantık, iç görü, problem çözme, iletişim kurma kabiliyeti, ve teoriye bağlı olmak kaydıyla, duygu, ve bilinç dışı süreçler zihnin nitelikleri arasındadırlar.

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder