Beynin
kapasitesi
Beyinle ilgili bu
gelişmeler günümüzün başarılı insan anlayışında da değişikliğe yol açmaktadır.
Buna göre başarılı insan beyninin her iki yarısını da etkili bir şekilde
kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla geçebilen insandır.
İki lobun birlikte kullanıldığı,
birbirleriyle uyumun sağlandığı ve işbirliği içinde çalışıldığı durumlarda
kişisel yetenek ve etkinlikte olağanüstü artış gözlenmektedir. Eğitimde beynin
iki lobunun kullanımı beyin kapasitesinin iki kat değil, kat kat artmasına yol
açmaktadır. Hızlı ve etkili öğrenmenin yolu beynin her iki lobunu birlikte ve
dengeli kullanmaktan geçiyor.
Bir kuşun uçabilmesinin iki
kanatla mümkün olması gibi etkili öğrenme için beyin loblarının her ikisinin
dengeli gelişimine ihtiyaç vardır. Kitap okurken genelde her iki lob birlikte
koordineli bir şekilde çalışmak zorunda kaldığından kitap okumak beyin
loblarının dengeli gelişiminde en faydalı faaliyetlerdendir.
Çünkü sol lobca takip edilen ve kavranan
sözel kavramlar, sağ lobla tasvir edilir, şekil, imge ve yeni düşüncelere
dönüştürülür, canlandırılır. Halbuki, televizyon izleme, sağ lobu genelde pasif
durumda bırakmaktadır. Bu yüzden de genelde beyin gelişimine pozitif bir katkı
sağlamamaktadır.
Lobların
dengeli fonksiyonu
İnsanların yüzünü kolayca
hatırlarken, ismini hatırlamada zorlanışımız sağ lobun öğrenmede sol lobdan ne
derece etkin olduğunu gösterir. “Bin defa duymaktansa bir defa görmek yeğdir.”
Çin atasözü de bu gerçeğe parmak basmaktadır. “Hafıza şekillerle, temsillerle
çalışır ve bilgiyi resimlerle işler” şeklinde ifade edilen hafıza gerçeği
aslında sağ lobun şekil, resim, hareket ve boyuta duyarlılığı; hayallerin ve
üretici düşüncenin merkezi olması vesilesiyle öğrenmede olağanüstü etki ve
fonksiyonuna işaret etmektedir.
Bazı insanlar okuduğu, gördüğü ve
duyduğu bilgileri kolayca ve hemen hatırlıyorlar. Bunlar “fotoğrafik hafızaya”
sahip insanlardır. Fotoğrafik hafızaya sahip insanlar üzerinde yıllar süren bilimsel
araştırmalar yapılmıştır. Bunların en önemli özelliklerinin beynin her iki lob
fonksiyonlarını birlikte ve dengeli olarak kullandıkları görülmüştür.
Ülkemizde bilgiyi aktarmaya
dayanan “söyleme–anlatma”, “öğretme” metodundan ibaret kalan eğitim şekli
beynin sol lobunun, diğer bir deyişle beynin yarısının kullanıldığı eğitim
tarzıdır. Hayal gücü, renk, ritim, şekil ve yaratıcı düşünme gibi özelliklere
sahip sağ lob fonksiyonları yerine getirilememektedir.
Beynin boş bir kutu içine bir
şeyler dolduruyormuşçasına süre giden sadece sol loba hitap eden eğitimin ne
derece verimsiz kaldığını hep birlikte görmekteyiz.
Eğitimle ilgili toplumda
yaygınlaşan çarpıcı ifadeler de aslında özellikleri yeni anlaşılan beyin
gerçeklerinin somutlaştırılmış ifadeleri olmaktadır. Mesela “Sıradan öğretmen
anlatır; iyi öğretmen açıklar; yetenekli öğretmen yapar ve gösterir, büyük
öğretmen ilham kaynağı olur” bunlardan birisidir.
Yetenekli ve büyük öğretmen,
insanların sağ lobuna hitap etmektedir. Yetenekli öğretmen, yaparak, yaşayarak
öğreten, deneyen, düşündüren, sorgulayan, gerçek hayatı okula getiren
öğretmendir.
Ayrıca büyük öğretmen, sağ lobun
etkisinde olan insanın duygusal ve ruhsal zekasına da hitap eder,
söylediklerini yaşar, usta–çırak ilişkisine dayanan öğrenme eylemine müracaat
eder. Anadolu liseleri sınavları ve üniversiteye hazırlayacağız diye eğitim,
tamamen ezberci ve tekrara dayanan sol beyin ağırlıklı bir öğrenim yöntemine
dönüştürülmüştür.
Bu durum bir öğrenim ya da öğrenme
değil, sadece kişilere verilen bilgilerin belleğe kayıt edilmesidir. Bu
kayıtlar ise inanılmaz bir hızla bellekten silinmektedir (ya da öğrenciler bu
kayıtlara ulaşamamaktadır).
Zihnimizi
tanıyalım;
Önce zihnin tanımını yapmamız gerekir. Basit
anlamda zihin; yaşantıları, öğrenilenleri ve bunların geçmişle olan bağlantılarını bilinçli
olarak akılda saklama gücü, bellek.dir diyebiliriz. Aynı zamanda bilinç
akışı olarak da tanımlanabilir. İnsan beyninin bilinçli süreçlerin tümünü
içerir.
İnsan
olarak sahip olduğumuz en büyük servetimiz zihnimizdir. İnsan zihni çok
kuvvetlidir. Zihnimiz ve düşüncelerimiz sayesinde medeniyetler gelişmiştir.
Zihni aktif kullanmak demek;
Hafızanızı doğru kullanabilmek, bilgileri
kullanabilmek demek, gerekli düzenlemeleri yapabilmek ve en önemlisi
bilgileri doğru bir şekilde kullanabilmek demektir. Bunun için zihni
kontrol etmeniz gerekir. Zihni, her şeyi otomatik bir yapıdan çıkarıp sorgulayan bir yapıya dönüştürdüğümüzde
zihnimizi aktif kullanıyoruz demektir.
Zihnin yönlendirilmesi demek;
Zihin, insana oyunlar da oynayabilir. Bu yüzden,
zihninizi açık tutun. Sürekli sorgulayın ve olasılıkları her zaman düşünün.
Hedeflerinizi sürekli hatırlayın. Bir insan için en büyük yoksulluk, zihni
potansiyelinde kullanmamaktır.
Uyku zihin açısından pasif zamandır. Uyku zamanlarında bilinçaltı
aktif olarak hayati görevlerini yerine getirmeye devam eder. Uyku zamanında
bilinçaltı gün içi verileri işler ve arşivleme görevini yerine getirir. Bu
bilgiye dayanarak şunu çok net söyleyebiliriz. “Uykuya dalmadan hemen önceki
anlar zihin açısından çok önemlidir. Alfa olarak bilinen beyin dalgaları çok
aktiftir.” Dolayısıyla uykuya dalmadan önce olumlu düşünür ve geleceğinizi
hayal ederseniz bilinçaltınız sabaha kadar bu resimleri arşivler. Unutmayın,
bilinçaltı gerçek ve hayali ayırt edemez. Aynı şey bilinçli zihin
ile hayal ederken de geçerlidir. Bu yüzden hayal etmek ve düşlemek de önemlidir.
Yalnız, bu süreçlerin alt kaynağı hep rahat olmak ve rahatlamaktır. Çünkü, en
iyi düşleme alfa durumunda yapılır. Bu durumda zihniniz telkinlere açık olur.
Zihin açısından en etkin ve verimli olunan zamanlar rahat olduğunuz zamanlardır.
Zihnimizi nasıl rahatlatmamız gerekir? Zihni rahatlatmanın onlarca
tekniği vardır. Kendi geçmiş deneyimlerinizi hatırlayıp en işe yarayanları
rahatlamak istediğiniz zamanda kullanabilirsiniz. Herkesin bildiği en basit
teknik olarak, güzel bir manzara çok işinize yarayacaktır. Ya gerçekten
manzarası olan bir yere gidin, ya da gözlerinizi kapatın ve hayal edin.
Zihnimiz gerçek ve hayali ayırt edemeyeceği için her iki seçenek de işinize
yarayacaktır. Fakat gerçek manzarası olan bir yere gittiğinizde diğer temsil
sistemleriniz de çok aktif olduğu için çok daha etkilidir.
Zihin kavramsallaştırmaları
ve teorileri, bir kronolojik zaman işlevi, dini inanç, kültür, antik ve modern
felsefeler olarak farklılık gösterirler. Aklın erken dönem teorik anlatımlarda
(Platon, Aristotales ve sonra orta çağ filozofları) zihni, ölümsüz ve tanrısal
sayılan ruhla ilişkilendiriliyordu. Tüm anlatımlar zihni,
bir düşünce ve bilinç hali olarak karakterize ederler. Bellek,
dikkat, mantık, iç görü, problem çözme, iletişim kurma kabiliyeti, ve teoriye
bağlı olmak kaydıyla, duygu, ve bilinç dışı süreçler zihnin nitelikleri
arasındadırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder